Ermenek-Anamur kara yolu üzerindedir. Doğa severlerin ilgisini çekecek bir kasaba. Anamur'a yaklaşık 50-60km uzaklıkta, Torosların üzerinde eşsiz bir güzellik. Anamurlu eski yörükler yerleştikten sonra yaylayı yazlık olarak kullanmaya başlamışlar. Anamurdan yaylaya Torosları tırmanarak gidiyorsunuz. Yükseklere çıktıkça eşsiz deniz manzarası seyredebileceğiniz yerler görüyorsunuz. Maviyle, yeşilin eşsiz uyumunu doyasıya seyredebileceğiniz güzellikte minik cepler... Yalnız manzarayı seyretmek için gelen insanların doğaya attığı çöpler benim gibi yeşil aşığı biriyseniz canınızı sıkabilir... Buna rağmen insanın bu eşsiz manzaraya karşı bir kaç gece konaklayası geliyor... Abanoz'a çıkarken yolunuzun üzerinde Kaş Yaylası var. Kaş yaylasına girdiğinizde Akdeniz İklimi yerini Karasal iklime bırakmaya başlıyor. Kışın yaylaya çok kar yağdığını söylüyorlar. Anamur ve Mersinin iklimiyle alakası yok. Yaklaşık 1500 metre rakımı var. Kaş yaylası Anamur'a 42 km uzaklıkta. Ancak virajlı dağ yolundan 1 saatte yaylaya gidebiliyorsunuz. Yaylanın insanı çok sıcak. İlk gittiğimizde birine yol soruyoruz. Hemen bizi evine davet edip misafir ediyor. Giderken kendi yemeklerinden ikram ediyorlar. Yayladan ikinci sefer yoldan geçerken de gözleme açan kadınlardan parayla gözleme almak istiyoruz. Para kabul etmiyorlar. Verdikleri cevap: "Burada para geçmez." Kaş yaylasında da yörük kökenli aileler yazlıyorlar. Yardımsever, misapirperver insanlar... Yayladan neredeyse her evin üzerinde meyve ağaçları var. Köylüler yayladan Bozyazı'ya da bir yol gittiğini söylüyorlar. O sıcak yayla köylülerine veda edip Abanoz Yaylasına doğru devam ediyoruz. Kulaklarımız tepeye çıktıkça tıkanmaya başlıyor. Suolmaz geçidine geldiğimizde rakım 1680 metreye kadar çıkıyor. Bir yanda eşsiz orman... Kartallar yüksekten uçarmış ya... İnsan kendini kartal gibi hissediyor rakımı düşündüğü zaman. Ankara'nın rakımının 890-900 metre civarında olduğunu düşündüğümüzde gerçekten ne kadar yüksekte olduğunuzu bir kez daha anlıyorsunuz. Bu geçit coğrafya kitaplarında unutulmuş bir geçit... Yolumuza devam ediyoruz. Abanoz Yaylası eşsiz güzelliğiyle karşılıyor bizi. Ormanın içinde kurulmuş küçük bir yayla... Anamurluların sıcaktan kaçmak için yazın geldikleri bir yayla... Yazla kış arasında ciddi nüfus farkı olan bir yayla... Yaylanın ortasından Anamur-Ermenek karayolu geçiyor. Yayladan geçerken önünüze çıkan köylüler ve gelişigüzel park etmiş arabalar hızınızı kesiyor. Et ve mangalıyla meşhur Abanozda fırınlar ve bakkal yaz kış açık. Ayrıca Abanoz'a çıktığınızda Abanoz Balından da mutlaka almalısınız. Eti hangi kasap da yemek lazım? Bir köylüye soruyoruz. Adam hemen bize tarif ediyor... Nereden geldiğimizi soruyor? Öğretmen emeklisi olduğunu dilersek yemekten sonra evinde misafir edebileceğini söylüyor. Teşekkür ediyoruz. Söylediği yere gidiyoruz. Fırın-lokanta karışımı bir yer. Fırıncı pirzolaları alırsak kendi pişirebileceğini söylüyor. Etten anlamadığımızı söylüyoruz. Peşimize düşüyor. Kasaptan pirzolayı alıyoruz. Fırıncıya veriyoruz. Pişiriyor. Eşsiz manzaraya karşı nefis pirzolayı afiyetle yiyoruz. Sonra bizi davet eden öğretmen emeklisi amcanın evine misafirliğe gidiyoruz. Evi uzunca aradıktan sonra buluyoruz. Ormana karşı küçük bir ev. İAmca çiftçilikle uğraşıyormuş. Ramazan bayramında gittiğimiz için bize bayram şekeri yerine incir ikram ediyor. Siyasetten, politikadan,havadan, sudan sohbet ediyoruz. Çıkarken bahçesinde yetiştirdiği çiçeklerden kopartıyor. Telefonunu alıp ayrılıyoruz. Giderken manzara izlememiz için önerdiği bir tepe var... Oraya gidiyoruz. Eşsiz bir manzara... Tertemiz orman havasını diyaframımıza dolduruyoruz. Bahsetttiği yol farklı bir köye gidiyor. Öğrendiğimize göre köyden de Anamur'a giden başka bir yol varmış. Ama ıssız bir yol. Aracımız malum... 4x4 bir jeep imiz olsa belki keşfedebilirdik... Belki başka zaman... Sonra dönüş yoluna geçiyoruz... Yine fotoğraf çekiniyoruz... Temiz havadan mıdır nedir, akşam Anamur'a vardığımızda güzel bir uyku çekiyoruz...
0 yorum:
Yorum Gönder